Bir gün çikolatalı kurabiye tarifi vermeyi bırakırsam, bilin ki ben bu işin sonuna gelmişimdir.
Geçenlerde aklıma gelen ve yine bu tarifle uzaktan yakından ilgisi olmayan bir şey paylaşmak istiyorum. Nasıl olsa burası benim, istediğimi yapabilirim değil mi? :)
Yaşamın neresinde olursanız olun, eğer mevcut şartlarınızı değiştirmek istiyor ancak bunun için hali hazırda gerekli donanımınızın olmadığını düşünüyorsanız ve üstelik buna da inanmışsanız hemen durun. Düşünmeyi bırakın, sizi düşünmekten alı koyacak ne varsa yapın. Mesela blog açın, yazı yazın, çikolata yiyin, kuru yaprak toplayın, taş toplayın. Size "hiç- bir- şey- değişmez" dedirten, asıl sizden okyanuslar kadar uzak olan, sadece "gerçek" denilen yanılgıya odaklanmış sizden kaçın. Biraz düşlerinizde kalın, hayallerinizde yaşayın. Şimdinizle barış imzalayın.
Önce bunu yapın. Şimdinizle barışın.
Gidip alnından öpün demiyorum. Yapış yapış da olun demiyorum. Sakince "gel bakalım otur karşıma, madem birlikte yaşıyoruz, madem beni bırakıp bir yere gitmiyorsun, öyleyse beraber yaşamayı öğreneceğiz. Başka bakacağız birbirimize, ben senin bana vermediğin ekmeği görmeyeceğim, sana yakınmalarımı vermeyeceğim. Ben, kendimden çıkıp, koşulsuz seni sevmeyi öğreneceğim ki bu koşulsuzluk beni özgür kılacak" deyin. Şimdinize bakışınız değiştiğinde inanın şimdiniz de değişecek. Değiştirin, hiç bir şeyi değiştiremiyorum dediğiniz yerde değiştirebileceğiniz tek şeyi değiştirin. Bakış açınızı değiştirin. Saçınızı değiştirin. Her gün gittiğiniz yolu değiştirin. Çoraplarınızdan birini yeşil birini kırmızı giyin, gülün geçin. Camsız gözlük takın. Tırnaklarınızı farklı renk boyayın. Televizyonunuzu ve beyninizi, sizi körleştiren şu pembe dizilere kapatın. Okuyun, okuyun. Meditasyon yapın. Nefes alıp verişinizi dinleyin. Saat tıkırtısını dinleyin. Bacaklarınızı kullanın, yürüyüş yapın. Bırakın insanlar ne derse desin. Ne kaybedersiniz ki. En fazla, mutlu olmak gibi bir sonuca ulaşırsınız. Bu da çok kötü bir başlangıç sayılmaz.
Serotonin depolarınızı doldurun, bitter çikolatalı kurabiye yiyin.
David Lebovitz'in tarifinden uyarladığım bu kurabiye sizi ağlatabilir.
PARÇA ÇİKOLATALI KURABİYE
Malzemeler
- 1 su bardağı (125 gr) un
- ½ tatlı kaşığı karbonat
- 1 çay kaşığı tuz
- 1/2 su bardağı (115 gr) tereyağı - oda sıcaklığında
- 1 su bardağı toz şeker
- 1 büyük yumurta
- 1 tatlı kaşığı vanilya özütü ya da yoksa 1 paket vanilya
- 1 paket bitter çikolata (100gr)
Yapılışı
1) Fırınınızı 160 derecede ısıtın, yağlı kağıtlarınızı serip
tepsilerinizi hazırlayın
2) Karıştırma kabınızda, elediğiniz unu, karbonatı ve tuzu
karıştırın.
3) Başka bir kapta, mikserinizi kullanarak tereyağı, şekeri krema
haline gelene kadar çırpın. Tarifte kahverengi şeker de vardı. Siz de
isterseniz yarı yarıya kullanabilirsiniz.
4) Bu karışıma yumurta ve vanilya özütünü de ekleyip karıştırmaya
devam edin.
5) Kuru malzemeleri yavaşça (2-3 seferde) ıslak malzemelere
ekleyin.
6) Parçaladığınız/ kırdığınız/kestiğiniz çikolataları da kurabiye
hamurunuza ekleyin. Jamie Oliver’dan öğrendiğim çok pratik bir çikolata
parçalama yöntemi var. Hem çikolata parçalarınız gelişigüzel oluyor ve kurabiye
pişince çok güzel duruyor hem de kırarken varsa stresinizi atıyorsunuz. Alın
paketi, kapalıyken vurun tezgâha, kırılana kadar tekrar tekrar vurun. Sonra hop
paketi açın ve parçaları hamurunuza ekleyin.
7) Kurabiye karışımını ikiye ya da üçe ayırın. Tezgâhınızın
üzerine streç film serin, hamurları rulo yapıp, streç filmle sarın. Eğer hemen
yiyecekseniz buzlukta 20-30 dakika dondurun. Yok ertesi gün yiyecekseniz,
buzdolabında bırakın. Tarifi ikiye üçe katlayıp, buzluğunuzda 2-3 ay saklayabilirsiniz
hamurlarınızı.
8) Buzluktan çıkarttığınız rulolarınızdaki streç filmi açın, bir
bıçak yardımıyla kesin, ister kalın ister ince. İnce keserseniz kurabiyeleriniz
ipince olur, eğer kalın keserseniz dolgun kurabiyeleriniz olur.
9) 7-10 dakika arasında pişirin. Eğer yumuşak kurabiye
istiyorsanız daha az pişirmeli, çıtır kurabiye istiyorsanız daha fazla
pişirmelisiniz. Kurabiyelerin fırını kapattıktan sonra da pişmeye devam
ettiğini unutmayın.
10) Fırından çıkartın, soğumaya bırakın ve afiyetle yiyin.
Bu sefer üç alakasız bir arada olsun; tarif, içerdiği mesaj ve elbette rock'n roll
bu kim diyorsanız, burayı hemen terk edin, birbirimizi tanımamış olalım :)
Oh Lord,
won't you buy me a Mercedes Benz?
My friends all drive Porsches, I must make amends.
Worked hard all my lifetime, no help from my friends,
So Lord, won't you buy me a Mercedes Benz?
My friends all drive Porsches, I must make amends.
Worked hard all my lifetime, no help from my friends,
So Lord, won't you buy me a Mercedes Benz?
Oh Lord,
won't you buy me a color TV?
Dialing For Dollars is trying to find me.
I wait for delivery each day until three,
So oh Lord, won't you buy me a color TV?
Dialing For Dollars is trying to find me.
I wait for delivery each day until three,
So oh Lord, won't you buy me a color TV?
Oh Lord,
won't you buy me a night on the town?
I'm counting on you, Lord, please don't let me down.
Prove that you love me and buy the next round,
Oh Lord, won't you buy me a night on the town?
I'm counting on you, Lord, please don't let me down.
Prove that you love me and buy the next round,
Oh Lord, won't you buy me a night on the town?
Çok güzel görünüyorlar ellerinize sağlık.
YanıtlaSilTeşekkürler
Siltam terkediyordum aklıma geldi :) çok güzel ve harmanlanmış bir sunum olmuş saolun saygılar.
YanıtlaSilTeşekkürler
Sil